normal şartlarda çikolatada hayvansal yağ olmaz

içindekiler bölümünde yazanlar büyük olasılıkla ingilizcesi de vardır. yoksa da google translate ile anlayabilirsiniz.

bu kadar kasmaya gerek yok. zaten öyle bişi olsa almanyada helal şokolade diye bir bölüm filan olurdu dükkanlarda. ben görmedim böyle bişi :))

4 sen almanyada yaşadım, aldığım hemen hemen tüm ürünlerin arkasını okuyan biri olarak hiç hayvansal yağlı çikolata görmedim.

Tek çekinmeniz gereken nokta jelatin mevzusu. Çikolatada olmazda, pastada filan çok yaygın kullanımı (hatta yoğurtta bile)

özelden telefon numaramı attım, haber ver nezaretten alayım seni.

100 dolar

b

"benimsin bebek" lafı çok şey... o ne öyle yahu? amerikan özentisi gibi. ama şu var, sevgilim beni aynen dediğin gibi kendine çekse ve hoşuma gidebilecek bir şey söylese misal; "seni deli gibi seviyorum" ardından onu kendime bastırırım ve dudaklarına yapışırım. ve sonraaaa.... sonrasını hepimiz biliyoruz =)

www.youtube.com

kız olsam ilk sana verirdim :D :D :D

önemli olan yaptığın şey değil; önemli olan bunu hangi kıza, nerede yapıyorsun.

cevaplar buna göre değişir. misal yatak odasında ikinizde elbiselerinizi çıkartmışken yaparsan süper olur :)

kizina gore degisir. bi kac hafta once benzer bir sey yaptim ve sonuc basarili oldu :)

toshiro ne yaptin anlat

Başka ülkede yaşasan tamam süper de.Bizim ülkede herşey olabilir sonucunda linç,dayak,sapık muamelesi.Herşey.

hamaliel'in yazdığını yazmaya geldiydim aişaslkdlaskl

b diyorum ama sonucundan da haber ver çok merak ettim konu sahibi.

burak91, abi su an yurtdisindayim ama :) turkiye sartlarinda basarili olma ihtimali daha dusuk tabi..

Uff snne be slk

ulus veya sıhhiye dolmuşlarına bin. aşti'de in. aşti metrosunun yanındaki sokağa gir, o doğrultuda ilerle. (sokak bitse de sağ sol yaparak doğrultuyu bozmadan) 400-500 metre sonra okula çıkacaksın.

bu arada sırasıyla gazi üni diş hekimliği, hamdullah suphi ilköğ okulu ve senin lise (cumhuriyet lisesi) var.


edit: hayırdır beğenmedin mi??? :)

çok yürüttünüz arkadaşı. o kadar yürümüşken bir de şu açıdan bakalım olaya:

kızılay dolmuşuna binip ulaştırma bakanlığının orda inersin. ordan tam 4. caddenin karşısına gelen yolda inmiş oluyorsun. yukarı doğru 2 durak yürüyeceksin. bence bu daha tercih edilir :)

ha yarınsa tabii sen çoktan girmişsindir sınavına :) bol şanslar.

@mea
mesajla o yolu da hallettik zaten

ye gitsin. bir şey olmaz.

görmeseydin yiyecektin zaten öyle düşün. olmaz bir şey protein onlar. zaten atmışsın kenara :) iyice yıkayıp yemekte hiçbir sakınca yok hepsi organik. asıl tarım ilaçlarından ve kimyasal kalıntılardan kork korkacaksan :)

fransız olsan yiyecektin ayrıca eklemeden edemedim :)

Yemeyin abi bence, zart diye niye doğradın hemen. Suya tutsana yahu.

Yaprakları iyice yıkayın, yeter. Salyangozun bir zararı da yoktur ayrıca. Onu da yiyin demiyorum tabii. Zehirli falan değildir anlamında.

o kadar çok böcek vs yiyoruz ki, hiç dert olmaz.

doğramaya başlamadan önce yıkamadın mı diye sormaya korkuyorum. gerçekten korkuyorum :)

yok canım doğramaya başlamadan önce cok güzel yıkanmışlar ama dedim ya çok çok küçük bi salyangozdu. neyse yedik zaten artık yapcak bişey yok:)

mısırlılar tarafından bile tanrı kabul edilmişler, muhammed'in bile kedileri varmış galiba.

davranışları insanlara şaşırtıcı ve gizemli geliyor, tortorlaması tansiyonu düzeliyor insana huzur veriyor.

benim teyzem entel değil ama bayılıyor kedilere, entellikle alakası yok.
güzel hayvanlar.
da vinci'ye göre tanrının baş yapıtlarıymış.

hayvan yahu bu.
sadece senden biraz ilgi bir parça da ekmek istiyor.
sevmiyorum ne yahu?
sen sevmiyorum derken insanlar "uyuz oluyorum" diye anlar.

ayrıca bir hayvanı köle olarak kullanma kriterine göre hayvan sevenlere göre kedi genellikle sevilmiyor. işte, lafını dinlemiyormuş, ama köpek öylemiymiş falan filan.

halbuki ne var, insan hem kedileri hem köpekleri sevebilir. köpekleri laf dinlerliğinden, kedileri de keyif severliğinden insan sevebilir.

tıpkı kertenkelelere terlik getirtemesek bile hızlı koşmalarından ve koca gözlerinden ötürü sevebileceğimiz gibi.

(bkz: birazdan burası kedici dolacak)

(git: 387608)

normalde kedi seven insanlar kedileri çok severler.
ben çılgınlar gibi köpek seven biriydim, köpeğim olduktan sonra genel hayvan sevgisi durumum arttı ve kedileri de sevmeye başladım.
kedilerle yaşadıkça çok kendilerine has hareketleri olan, estetik ve sanılanın aksine iletişim kurulabilen hayvanlar olduğunu anlıyorsun.

üstelik gerçekten insanı sakinleştirme etkileri var.
çok güzel (her anlamda) ve farklı hayvanlar.

köpekle karşılaştırmak bence yanlış olur.
elma ve armut örneğine benzer.

kafana takma kötü kalpliler sevemiyor işte, sonra bir de uyduruyorlar yok enteller sever, yok portekizliler severmiş.

Allah herkese kedi sevgisi kısmet etmemiş, kalplerini kapatmış, mühürlemiş bu kadar basit.

sen sağ ben selamet.

bir ricam olacaktı yalnız. bizden uzak dur ve mümkünse azalarak yok ol lütfen.

@mea maxima culpa işte senin gibi hasta ruhlu insanlardan bahsetmiştim güzel kardeşim :) evet bu akşam ki kedi ayinimize gelmek istersen beklerim mönü de kedi tava kedi haşlama mmh

@stayout nazik davetin için çok teşekkürler. çok istememe rağmen ne yazık ki gelemeyeceğim.

bakırköy ruh ve sinir hastalıkları hastanesinde kendime ait özel odadayım şu an, yüzyıl sonuna kadar da bırakma ümitleri yok beni doktorların. naparsın delilik bu. topluma çok zararlı bir türü bu hem de.

dostlar sağolsun @stayout. size afiyet olsun. Allah neşenizi daim etsin.

estetik ve temiz hayvan. gözleri mözleri güzel işte.

insanlarla çok eskiden beri ilişki içindeler, birbirimizin evrimine katkımız çok. iletişimleri çok kuvvetli. diğer hayvanlardan bu şekilde ayrılabilir belki.

en güzeli havuzdan çıktıktan sonra saçın, üzerin kurumadan duşa girmek.

ben de sizin gibi haftada ortalama 5 gün yüzüyorum. saçlarıma özel bir zararı olduğunu deneyimlemedim. soyunma odasında bazı hanımların saç boyasını çabuk yıprattığını konuştuklarını duydum sadece.

öncelikle artık çoğu havuzda klor kullanılmıyor, veya az miktarda kullanılıyor. bunun için bu kadar endişe etmenize gerek yok.

ancak her gün saçınızı şampuan ile yıkamanız da sağlıklı değil. bu da saça zarar veren bir şey. ben havuzdan sonra her seferinde saçlarımı şampuan ile yıkamıyorum.

eğer ki çok huylanıyorum diyorsanız. saçınızı şampuanla yıkamadığınız günlerin dışında sade su ile durulayın. klor ve/veya kimyasal maddeler saçınızdan aksın.

ikinci olarak kaliteli saç bakım ürünleri kullanın. haftada bir kez yoğun bakım kremi uygulayın. bunun çok faydası oluyor.

son olarak bone konusunda pek kimse bilmiyor ama spor mağazalarında satılan bonelerin "uzun saç" için olanları var. daha geniş oluyorlar ve içine daha az su geçiriyorlar. ben ondan kullanıyorum ve çok memnunum. tavsiye ederim.

hayatı yurtiçinde, yurtdışında, askerde havuzlarda çalışarak geçiren biri olarak; kesinlikle bone kullanın. havuzlarda zaten mecburi kılarlar bunu ama siz yine de ihmal etmeyin. ve profesyonel saç bakım ürünleri kullanın.

sağlıklı uzun saçlarımı bu yüzden kaybettim. daha doğru döküldüler fazlaca.

Kısırlaştırdınız ama beynini aldırmadınız ki. Beynini de aldırırsanız belki o zaman duygularını tamamen öldürebilirsiniz. Evet.

heryerde bas bas kısırlaştırılması gerektiği, çiftleşememesinin ona daha çok zarar verdiği yazıyor siz neyin derdindesiniz niye duygularını öldürelim. hayır yani verecek bir cevabınız yoksa niye laf sokma telaşındasınız

Laf sokmuyorum. Doğruları söylüyorum. Sen onun topişlerini de kestirsen o yine koku bırakacak. Tamamen ve hakikaten duygusal çünkü bu yaptığı.Bunu anlayamıyorsan... Anlayıp da kabullenemiyorsan...

grenish haklı. siz sonuçta içgüdüsel davranışlarını aldırmadınız sadece üreme yeteneğini elinden aldınız. o hala normal bir kediymiş gibi davranıyor, davranacaktır.

yazılanları gülerenk okuyorum. duyguları varmış. seks filan istermiş kediler. :)) insan mı bu?

duygu filan yok arkadaşlar. 2 yaşına kadar kısırlaştırılmamış olan bu kedi oraya buraya çiş yapma "davranışını öğrendi". bir kedi öğrendiği davranıştan zor vazgeçer.

bu davranışından vazgeçirmek için bişiler yapın. yalnız şanslısınız ki artık çişi kokmayacak. kokar da eskisi gibi kötü kokmayacak.

hayvanların duyguları yok evet. biblo çünkü onlar. çiftleşemezler çünkü evimize kapatıyoruz ve kendimize bağlamak için de kısırlaştırıyoruz. evimize neden alıyoruz? çünkü sokak tehlikeli, perişan oluyorlar, onlara iyilik yapıyoruz. sokağı onlar için yaşanmaz hale getiren de uzaylılar bu arada, biz onları bu durumdan kurtarıyoruz. bir de çoğalma sorunu var tabii, onlar çoğalmasınlar ama biz tavşan gibi çoğalalım, bizi kimse kısırlaştırmıyor nasıl olsa. dünyanın hakimi biziz evet. yaşasın insanoğlu.

evet işte kedi besleyenler ile uzaktan ahkam kesen diğerleri arasındaki fark da böyle birşey işte :)

herkesin aklı fikri kedileri seviştirmekte. ben sevişemiyorum bari kediler sevişsin. ben sevişmek istiyorum o zaman kedi de ister :)

bu konu duyuruda ve çeşitli ortamlarda belki 100lerce defa tartışıldı. ne yazayım ben şimdi buraya?

evet haklısınız kediler de sevişsin, şeker de yiyebilsinler. benim yazdıklarımı okumadınız bile. ne gerek var. sevişmek daha önemli :) sevişelim. herkes sevişsin.

evet işte kedileri kendi malı haline getirenlerle onları özgür bırakanlar arasındaki fark da böyle bir şey işte.

7 yaşından beri kedi besliyorum. hiç bir zaman da beslediğim kedileri kısırlaştırmadım. büyüdüklerinde onları bahçeye-sokağa salıp orada ilgilenmeye devam ettim. şimdiye kadar hiç birinin başına kötü bir şey gelmedi. yaşadığımız yerin de bunda etkisi var tabii, bir trafik akışı vs. yok. şu andaki kedim de sokakta yaşıyor gayet mutlu, özgür. istediği zaman geliyor gidiyor. benim anlatmaya çalıştığım buydu. sokağı onlar için yaşanmaz hale getirdikten sonra onları da kendi yaşamımıza uygun bir hale sokuyoruz ve doğalarını bozuyoruz.

@mea maxima culpa burada defalarca tartışıldığı için sonunda patladım zaten. hiç bir şey anlamamışsınız demek istediklerimden, neyse. siz onlar insan mı diye dalga geçin. buraya bir şey yazamadığınız zaman kişiliğe saldırarak işin içinden çıkıyorsunuz. cevabınızda 8 kere sevişmek sözü geçiyor, kimin sevişmekle kafayı bozduğu ortada :)
ben sevişemiyorum o zaman kediler de sevişmesin diye düşünüyor olabilirsiniz tabii, sizin mantığınızla yola çıkarsak...

sayın @demet ve diğer arkadaşlar yazdıklarımı üzerinize alınmanıza gerek yok. kaç senedir duyuruya giriyorum ve durmadan kedili duyuruları okuyor-elimden gelirse yardımcı olmaya çalışıyorum. hep aynı konular, defalarca konuşuldu. herkesin derdi aman kediler sevişsin. sanki kediler insanlar gibi bilinçli ve seksten zevk alıyor falan filan. defalarca yazıldı.

istanbulun göbeğinde, en kalabalık semtlerden birinde cadde üzerinde oturuyorum. etrafın yeşillik, çiftlik cennet gibi olduğu bir ortamda kedilerimin, köpeklerimi özgürce koşup oynayacakları, istedikleri zaman eve girecekleri ütopik bir ortamda ben de yaşamak isterdim. ama olmuyor, olamıyor.

ama bu şartlarda kedilerimi sokağa bırakmam cinayet olur. idealleriniz uğruna kedilerimi mi öldüreyim, sakatlayayım ve de her sene onlarca yavru yapıp sokağa salayım anlamıyorum ki derdiniz nedir? bunları söylüyoruz sonra nedense bir de biz kötü oluyoruz. siz mükemmel insanlar, humanist hayvanseverlersiniz, biz naziler gibiyiz kedileri kısırlaştırıp kötü emellerimize alet ediyoruz.

ayrıca evdeki kedilerimi doğurtup çoğaltıp sonra da bir de onları yuvalandırma derdine düşmektense yine sokakta aç bilaç evsiz olan başka kedilere yuva bulmayı tercih ederim.

bunları da yaz yaz bıktım artık. zihniyetler hep aynı. kedilerin bilmem nesine engel oluyorsunuz. buyrun sokakta bilmem nelerine engel olmadığım binlerce perişan yavru var. onlar için sevinin yeter.

bu ucuz laflar gerçekten beni artık kötü yapıyor.

@mea maxima culpa haklısınız, siz elinizden geleni yapıyorsunuz ama bu çözüm değil. ve onlara yardım edelim derken doğalarını bozduğumuz da bir gerçek, ne kadar kabul etmesek de. çiftleşmek içgüdüsel bir şey olabilir ki insanlarda da durum aynı öyleyse, bizim anladığımız anlamda bir duygu değil belki ama bunun dışında o hayvanlar için doğal ortamda yaşayamamak büyük bir eksiklik. hayatı boyunca başka bir kedi görmeyen, eve kapatılmış, evden dışarı çıkarıldığında travma geçiren hayvanlar bunlar.

meselenin temelinde şehirleşme sorunu var. özellikle metropollerde biz bile zor hayatta kalırken, hayvanların yaşaması mümkün değil. sokağı yaşanmaz hale getiriyoruz derken de bunu kastediyordum. eve kedi alıp kısırlaştırmak bunun çözümü değil, sonuçta en fazla kaç kedi alabilirsiniz ki evinize? bu kapitalist sistemde yoksullara yardım dağıtmaya benzer, bu meseleyi çözmez, yoksullar yoksul olmaya devam ederler ama siz vicdanınızı rahatlatırsınız. (bir bakıma bu kısırlaştırma mevzusu malthus'un yoksul nüfusu azaltmak için önerdiği faşist yöntemlere de benzer, oysa ki o iyilik yaptığını düşünüyordu) belki bir-iki kediye bakmaya, beslemeye harcadığınız emeği ve zamanı bu saçma şehirleşme politikalarına karşı mücadele etmeye harcasanız daha çok insanın ve hayvanın yaşamını mümkün kılarsınız.

evet naçizane ucuz çözüm önerilerim bunlar.

Sonralardan gelen edit: Birincisi kedim british shorthair cins bir kedi yaşam ortamının ev olduğu sokağa salınmaması gerektiği yaşayamadığı biliniyor. ikincisi kediyi durduk yere keyfimden kısırlaştırmak gibi bir niyetim de yok onun için üzülüyoruz çiftleşmesi için bir ortamı yok böyle daha mutlu olacağı inancındayız
ve son olarakta kedinin kızgınlık döneminde koku bırakma sebebi çiftleşme içgüdüleri ve etraftaki dişi kedileri çekmek, kendi bölgelerini işaretlemektir. Testosteron salgılamayan bir hayvanda neden bu tür birşeyin devam ettiğini sormuştum lakin konuyu öyle yerlere çektiniz ki bravo diyorum. Bu gün görüştüğüm bir veteriner buna sebep olan şeyin kedinin vücudundan henüz tüm testosteronun atılmadığını bunun zamanla azalacağını söylüyor. Gayet açık ve net sanırım

konu başka yerlere çekildi ama ben cevap vermiştim.

kediniz oraya buraya çiş yapma alışkanlığını kazandı ben o sebepten olduğunu düşünüyorum. kediler kazandıkları alışkanlıklardan zor vaz geçerler.

elbette ondan önce veterinerinize danışın, bir muayene etsin. bir terslik olmasın operasyondan sonra.

size bir iyi bir de kötü haberim var.

iyi haber kedinizin dişinde bir sorun yok.

kötü haber ise ısırma bir alışkanlıktır. devam eder :) ısırdığı zaman canınızın acıdığını anlatın, kızın ona.

ama iki ayrı veteriner de süt dişleri bunlar çıkacak, kaşındığı için ısırıyor dedi :/

ısırıp oynayabileceği oyuncaklardan alsanız? aslında bunun kökten çözümü bir kedi daha almak. bunların ata sporu güreş zaten, bir araya geldikleri zaman tutabilene aşk olsun.

binbir türlü oyuncağı var, onlarla oynuyor da zaten ama en çok beni ısırmayı seviyor nedense. bi kediye daha ne maddi ne de manevi olarak gücüm yeter :)

dikkat edin alışkanlık olmasın o ısırma. benden söylemesi.

@mea maxima culpa; evet, derdim de o :/ ısırınca çekiyorum kendimi, direkt oynamayı bırakıyorum hani "ısırınca ilgi kesiliyo demekki" izlenimi oluşsun diye. pek bi yere varabilmiş değilim.

@jeanvaljean_; uzun kollu varken ben de ellerimi falan kapatıyorum ama artık kısa kollu giymeye başladım, o yüzden sorun oluyor.

bende her sayfa için çıkıyor. haftalardır. DELİRİCEM LAN!

nasıl düzeltileceğini bilen varsa sevabına yazsın :))

Anlaşılan sadece bende değilmiş.

@wide şöyle bir şey: i41.tinypic.com

Normal bir şey, sayfa https yani ssl ile şifrelenmiş ama sayfadaki bazı öğeler (resim vesaire) dış kaynaklardan linklenmiş olduğu için bu uyarıyı veriyor. Sayfa https ise normalde tüm içeriğinin şifrelenmiş olması beklenir.

twitter için bu durum twitter hesap ayarlarından https only'nin tikini kaldırarak çözülebilir. daha sonrasında da twitter.com'dan login olun, favorilere falan bakın https olarak kaydolmuşsa s'i silin.

büyümüş hacı. ama kulakları falan var böyle kediler.
britian birşey diyorlardı galiba.amaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa
dünyanın en güzel kedisi sokakta gördüğün tekir kedilerdir.
acayip oyuncu, gerektiği zaman uslu ve acayip sahibine bağlıdır.
söz de dinler. gel dersin gelir.
bende siyam var.
eşşooleeeeşşek hiç laf dinlemiyor.her yol paris bana edası ile dolanıyor.

siyamlar çok fena kendisni prenses sanıyor hem de, kapının önünde durup 5 saat su içemememe sebep oldu bir siyam hiç sevmem. ama bu çok tatlıymış çok merak ettim ne acaba.

www.google.com.tr scottish folda benzettim ben ama aynı zamanda iran kedisi suratı da var. belki melez olabilir.

ben de exotic short hair'e benzettim ama emin olamadım işte. 9gag sayfasını buldum çok iyi bilmişim valla exotic short hairmiş.

bir çeşit iran kedisi

www.shutterstock.com

www.mostexpensivelists.com

exotic short hair diye aratınca daha çok benzer resim çıkıyor.

bir çeşit (bkz: hale soygazi)

sözlük yazarı robinbook'a başvurabilirsin.

ancak ne yazık ki az bir meblağ tutacak. köy okulunu ihya eden zengin hayırsever olamayacaksınız. belki 3-4 kitap alabilirsiniz o parayla.

taş çatlasın 15 lira eder hacı :) elindeki parça antika falan değil.. osmanlıca eserlerin ilk basımları pahalıdır, türkçe romanlar para etmez.

mağaza görevlileri telefonla veya internette başka mağazalarda var mı diye bakacaklar. eğer varsa kendi mağazalarına göndermelerini isteyecekler.

genelde bu şekilde oluyor.

şöyle bişi var: urun.gittigidiyor.com

www.trendyol.com Stradivarius mağazasında şöyle bi şey var. Belki trendyol butiğinde de vardır incelemeye üşendim. Ama mağazada kesin var. Aynısı olmasa da benzeri.

bende var. tekliflere açığım :)

evden çık. kağıt bırakırlar gelin kargonuzu alın diye. parayı toparlayabildiğin zaman gider alırsın.

Eğer bugün eve başka kimsenin gelmeyeceğini biliyorsan kapıya bakmaman/zil çaldığı zaman cevap vermemen de mantıklı bir davranış olacaktır.

sen evde olmadığın zaman kargo geldiğinde kapıya not bırakırlar "geldik yoktunuz, şimdi şubeden kendin al" diye. 3 gün içinde almaz isen geldiği yere gider paket.

kargo geldiğinde kapıyı açma ya da açarsan bile söyle kuryeye şubeden teslim alasın.

kapıyı açmadan önce bak. kargocuysa açmazsın. kağıt bırakır gider. 3 gün içinde şubeden teslim alabilirsin bu durumda.

gelen kişiye söyle şu an param yok şubeye bırakın ben gelip alırım de.

şubeye telefon aç, "evime göndermeyin ben gelip oradan alacağım" de.

ground +1 başıma geldi öyle yaptım.

abi sadece 1.8 lira ile nasıl yaşıycan nasıl ne şekilde tekrar paran olcak?

kredi kartınız varsa veya rica edebileceğiniz biri varsa şubeye gidip kartla ödeyebilirsiniz. 10-40 gün arası vade demek bu da.

herkes her an ödemeli kargo gelebilir diye elinde para ile oturmuyor evinde. yani kargocu kapıyı çaldığında kusura bakmayın yanımda para yok demek çok doğal ve normal. sıkılmanıza gerek yok.

adamlar geldi zili çaldı açmadım gittiler... puf!

alka seltzer

düşündüm ama bu saatte açık eczane bulamadım civarda.

kusmadıysa muhakkak kussun. o mideyle rahat da uyuyamaz, sabah da iyi olmaz. kustuktan sonra bol su içirin.

daha saat erken,midesi boşsa bişiler yesin çorba falan yoğurt çorbası özelikle

he bide alka seltzer bu durumlarda işe yaramıyo

su içmesinnnn, rakı içtiyse su içmesin onun yerine limon-soda içsin ve mümkünse acı bir şeyler yesin özellikle sabah su yerine çay ve hafif ama iyi bir kahvaltı hatta çorba içsin.

kustuysa sıkıntı yok daya 3-4 bardak suyu sabah temiz kalksın en azından. su içmezse sabah beyninin tüm kıvrımları ağrır.

yemiyor kalkmıyor. yaklaşık olarak 1 saat tuvalette uyumamanın gerekliliği hakkında tartıştık. zar zor yatağa yattı. nane limon iyi gelir mi?

bir de şimdi değil de sabah uyandırıp alka seltzer dayasam işe yarar mı?

ya abidik gubidik ilaçlar onlar doğal olanı yap soda ayran içsin 2 tanede aspirin çaksın aynı boka geliyo,nane limon içir bi posta daha kusar.

evet sabahki müdahaleler daha mantıklı. bazen çok mide bulantısı olunca su ters tepebiliyor. ertesi gün bile. onun yerine dendiği gibi başka sıvılar daha iyi, bi süre de olsa. şimdi bırakın sızıyosa sızsın bence.

(bkz: uyku)

sonrasında

(bkz: ağrı kesici)

tabiki güzel bir patetesli yumurta eşliğinde.

Aspirin, c vitamini sabah kalkinca powerade

SU İÇMESİN !!!

su içince daha kötü olduğunu tecrübe ederek öğrenmiştim maalesef. sıcak bi şeyler içirmeye korkuyorum zira sarhoş olduğu kadar hırçın da. sanırım sızmasına müsade edip sabah bi şeyler içirmeyi deneyeceğim. sabah sabah içilen soda ayran ya da soda limon etkili olur mu?

valla sağlığı için su içmesi lazım aslında,tecrübeli bi alkolik öle yapar zçxöcmzçmz,bırak banyonun betonunda sızsın 1 saate kalkıp yatağa gelir zaten,sabah kalkınca ağzı kuruyacağı için yine karışmana gerek olmıcak soda ayran içirtip bişeler yedir. düz soda ayrand mide bulandırır, mideyi kazır.en son hamlede 2 aspirin olcak

alka seltzer önerip durmayın. normalde bile zararlı o ilaç. alkollüyken daha beter. kullanmayın sakın, mide kanaması riski yüksek. psikolojik olarak işe yaradığını zannediyosunuz, bi şey yaptığı yok halbuki, iyi falan gelmiyor.

soda limon gayet iyi gelir. ayran belki uyku yapabilir sabah sabah. ama öğlene doğru içebilir. öğleden sonra gibi de aspirin alabilir. zorlanmış mideye aspirin nasıl olur bilemedim çünkü. mümkünse suda eriyen tipte alsın. c vitaminli kompleksi var şimdi.

ulen kaç zamanlık alkoliğiz insafsızlar :) kustuktan sonra su içmesi sabah daha sağlıklı kalkması için önemli. aynı şekilde sabah da bol su içmeli. çay gibi diüretik içeceklerden kaçınmalı. sonra başım ağrıyor diye dolanır.

cro magnon
yılların alkoliği olabilirsin ama benim gibi 7 white russiandan sonra o suları aynen içtiğin gibi katkısız kusabilirsin de. hem de ertesi sabah. denenmiş onaylanmıştır. istemiyorsa içirmeyin, yanına su koyun, kova koyun, kalktıkça içer kusar isterse. evet illa ki su kaybedecek ama anca midesi alırsa içebilecek işte :) aslında en güzeli serum, her eve lazım.

Soda iyidir. 2-3 tane içince ertesi güne bişeyim kalmıyordu benim.

hea bide şu var

(bkz: coraspin)

ciddi miktarda sıvı kaybetmiştir ya da kaybedecek, içtikten sonra kusmuş olsa da sahoş edecek kadar alkol kanına karışmış, sıvı alması lazım.

tekila bira sarhoşluklarında değil ama rakıdan sonraki sarhoşluklarda su direk mideden zıplama yapıyor. duyum değil alınteri demek istiyorum.

bu durumlarda bizzat tecrübem yok ancak bir kaç yerde okudum. diyorlar ki kahve vs bir işre yazamaz. onun yerine bol bol su içirin.

neden? bol su içince vücut alkolü vücuttan atacak. hele ki kustuysa zaten çok sıvı alması gerekir.

şuan titreme başladı. uykusunda titriyor. üşümediğinden eminim. ıslak bir yanı da yok. tam olarak ne zaman endişelenmeye başlamalı ve serum gerek demeliyim?

şu an sende o da uyumuşsunuzdur muhtemelen ama sabah ilk iş gidin 1 lt. ayran 1 lt.'de meyve suyu alın. önce bol tuzlu birkaç bardak ayran kısa bir süre sonra da meyve suyunu içsin. sonra o an canı ne istiyorsa kahvaltı olması şart değil, zaten kahvaltı çok yavan gelicektir o mideye, yesin bir şeyler işte hiç olmadı bir tas çorba. işe giderken de eczaneden sederjin alsın. baş ağrısı varsa da apanax fort. bunlar fayda etmezse bir daha da içki içmesin bence :)

süt içmenin eğer evde alka seltzer vb yoksa hengovır vaziyetinden iyi bir levıla getirdiğini ve sevdicekte tecrübeyle sabit olduğunu iletmek isterim. akıllarda bulunsun.

ya durumu nasıl merak ettim gidebildi mi işe?

aslında haklısınız, kapalı veya açık olduktan sonra hukuken değişen birşey yok.

ama bu durum, sözlük yazarlarına duyulan ihbar etmeyeceklerine dair güvenden kaynaklanıyor.

suç teşkil eden şeylerin buraya yazılmasının serbest olduğunu nerden çıkarttınız?

@mea

o da doğru tabii ki :D ama bakıyorum mesela arada esrar muhabbetleri falan dönüyor. bunlar yazılırken de dışarıya kapalı yazıp kendilerini rahatlatmaya çalışıyor gençler.

öyle duyurular varsa ispiyonlayın hemen.

olur mu öyle saçmalık? ne genci, ne sözlük yazarı? eğer böyle bir şeyden yetkili makamların haberi olursa herkesin başı yanar. böyle güzel bir ortam ziyan olur.

@wide'ın dediği gibi sadece torrent vb linki dışarı kapalı istenebiliyor.

aslında bu kurallar değişmeli belki de. duyuru açıldığında, bu kurallar koyulduğundan beri şartlar değiştiği gibi kanunlar, kurumlar da değişti.

esrar muhabbeti yapmak suç mu yahu? (en son ben yaptım sanırım bu muhabbeti de)

adam nereden bulabilirim, bana temin edin ya da ne bileyim size temin edebilirim demediği sürece... ohoo o zaman tecavüz hakkında da konuşulmasın, ona sus buna sus ahey.

duyuruyu görmedim, bir şey söyleyemeyeceğim ama bir seferinde bizzat esrarla ilgili entryler yüzünden sözlük kapatılmıştı. hatırlatırım.

ne gerek var bunlara bilmiyorum.

yahu biz de biliyoruz bunlar hakkında konuşmanın suç olmadığını. ben esrar'ı sadece örnek olarak verdim. başka şeyler de olabilir. aklıma gelmiyor şimdi. illa takılıp kalacaksınız yani bir yere.

dabii dabii aynen öyle.

ben kadınlar nerelerine dokunulmasından çok hoşlanıyorlar, efenim hanki pozisyonu sefiyorsunuz, eki eki tarzı duyuruları anlayamayacak kadar da "incelikten" yoksunum.

takılıp kalıyorum bazı öküslüklere.

soruna cevap değil fakat bağlantılı olarak bir uğraş edinmek istiyorsan bir akvaryum kurabilirsin. hem detaylarını öğrendikçe daha çok içine girersin olayın hem de balıklarını kendi çocuğun gibi takip edip büyüyüp gelişmelerini izleyebilirsin. eğer düşünürsen o konuda fazlasıyla yardımcı olabilirim.

bildiğim kadarıyla yasemin ağaçtan küçük, çalıdan büyük bir bitki ve bahçede yetişiyor. belki büyük saksılarda balkonda yetiştirebilirsin ama yine de uzun süre alır onun çiçeklerini görmen.

yine de fidanlıklara vs gidip bakabilirsin.

biz balkonda, saksıda yetiştiriyoruz. çiçek açması sanıldığının aksine uzun sürmüyor. ama dikmek için son günleriniz bugünler. şimdilerde filizlendi, 1-2 aya iyice sarmaşıklaşır ve muhteşem kokmaya başlar. bulabilirseniz fidanlıklara bakın. tek yapmanız gereken filizlenmeye başladığında çubuk, ip gibi düzeneklerle yukarı doğru çıkmasına yardımcı olmak.
kesinlikle tavsiye ederim insana inanılmaz huzur ve mutluluk veriyor kokusu.
hatta akşamdan bir tane çiçeği ufak bir bardak suya atın sabaha mis gibi bir odaya uyanın :)

aksaray'da ve hemen bitişiği sayılır horhor da ciğer ve kebapçılar var sıra sıra, urfa zaman, ciğer sarayı ,ciğeristan... konsept genelde aynı , yemekler lezzetli. ya da büyükşehir binasının karşısına düşen itfaiye sokağında kadınlar pazarı var orda sur kebap ya da eşref büryan iyidir.

bu saate kadar yemeğinizi çoktan yemişsinizdir ama kadınlar pazarı büryan +1 :))

bugün gitmediyseniz başka bir gün gidin.

bir arkadas mi sordu bunu?

lise erkek yatakhanesinde gece havalandırılmamış 6 kişilik oda.
tek geçerim.

bi plan program var galiba ...

naftalin

Abicim bir sikintin sorunun varsa cozelim. Intihar etmeyi iki kere denedim ben. Ama olmedim ve olmedigim icin, yasamaya devam ettigim icin o kadar mutluyum ki tahmin edemezsin.

Asilamayacak bir sey yok. Yardim cigligi bunlar. Onu da anliyorum. Bak hava mis gibi, sehrin mis gibi, onemi var mi gerisinin?

Gir bir ise calis kafan oyalansin hem uc bes para kazanirsin. Ortamin olur. Okula git, konserlere git.

Gecen seneden cok daha kotu haldeyim maddi olarak ama kafam o kadar rahat ki, umrumda degil lan.

en son canın sıkılıyodu. naptın?

beyler/bayanlar

kısa bir hikaye yazmaya karar verdim intihar etmeyeceğim korku olmasın.

soruları cevaplasak tam daha süper olur heroluk yapmasın kimse!

O kokuyu bastirabilecek bir koku yok. Yillarca kokunca millet o diger kokudan killanip ne oluyor burada diyecek bu sefer de. Ceset kokusu az buz bir koku degildir kirecle naftalinle bastiramazsin.

adam haklı beyler.

www.airozonmini.com

buzdolabına koy.

koku çürük et kokusu başka bişey değil. eti yiyen bakterilerin çıkardığı enzimler falan. nasıl bişey merak edersen bi poşete 1 kilo balık koy sıcak havada 5 gün beklet sonra git kokla.

bu tarz bi kokuyu bastırmak derken nasıl bir yüzeyde olduğu önemli. bi koltuğun üzwerindeyse ve o sıvılar kumaşa işlemiş ise sökmen imkansız. mermerin üzerinde ise kokan ceset çamaşır suyu ile silersin gider koku falan kalmaz. genelde kumaş türü şeylerin içine siniyor bu tip kokular.

mutlaka kokmasın diyorsan formaldehit kullanablirsin.

body worldde anlatıyorlardı organların cesetlerin falan nasıl bir islemden geçtiğini, orada koku olmasın diye byle maivmtrak bir seyin çinden geçiriyorlardı
adını bilmiyorum :P

adam cem garipoğlu beyler

formaldehit. ama onun da acaip bir kokusu var.

mumyalamanın kokuyla bir bağlantısı olduğunu tahmin ederek parafinle sarmak diyorum.

formaldehit +1 eski romanlarda hep bu kullanılır. birisi ölünce hemen cenazesi kaldırılmayacaksa.

bu kişi bir daha antreman yapmadan yaklaşık 2 2 buçuk saat öncesinde besleyici olacak şekilde adam gibi yemek yesin sonra bir daha durumu değerlendirsin. onunla ilgili olabilir.

nefesini tutuyor, doğru nefes almıyor olabilir. kanındaki oksijen oranı başka nedenlerle düşük olabilir, demiri düşük olabilir vs.

hım bir de benim yaşadığım birşey daha, ani kalkışlarda kan beyne hızlı gitmiyor, o yüzden eğilip kalkarken filan bacakları sıkmak gerekiyor ki ani baygınlığımsı olmasın. bi de boynu sıkıştırınca yine kan kesilebildiği için göz kararması yapabiliyor, elde, ayakta uyuşukluk gibi olabiliyor. denedim biliyorum, dikkat etmek lazım, küt diye bayılıyor insan yoksa. :D

şekerinizin düşmediğinden emin misiniz?

mekik öyle yapar ilk başlarda. mekik çekme bakalım gene oluyorsa o zaman endişelenebilirsin.

Yapmak istediginiz olay kanunen yasak. Öyle bir durumda karşı tarafta hasar oluşursa her durumda siz suçlu sayılırsınız. Alternatif olarak kaliteli bir güvenlik kamerası taktırabilirsiniz ya da kapı kilidinizi parmak izi okuyucu sistemle degistirebilirsiniz sizin için önem ve maddiyat dogrultusun da.

böyle bir şeyin asla olamayacagını teknık olarak da pek mumkun olmayacagını sız de bılıyorsunuz da işte maksat muhabbet.

hadi evin içinde olsa bubi tuzagı kurun eve kaplan alın tamam da apartmandaki bir kapı. çocuk değer hayvan deger ohoo..

boş iş.

@truvaiti apartman karşılıklı çift daire şeklinde değil tek daire, açıktan elektirik vericem kapı üzerinede yazarım elektirik vardır diye.
ayrıca hırsız çarpıldıktan sonra kendisi zaten suçlu benim yaptığımın kanun açısından neyi yasak.

alt kata gelen komsu çalar şu olur bu olur olur da olur cocuk olur hayvan olur ya iş mi allah aşkına postacı olur kargo olur yazı düşer dikkatsiz olur kör olur kör ölür bademgözlü olur.

eskı apartman 7 katlıydı biz de 5te idik 3-4kez alt katın kapısını acmaya calısmıstım kı ev arkadaslarım da yapmıs aynısını.

elektrik işi olmaz, saçma ve düşüncesizce olur başınıza iş alırsınız, oradan geçen çocuk elektrik var yazısına aldırmaz, dokunabilir, ayrıca her yazıyı herkes görmez, insanların dalgın anları olur. bence suçtur, komşum olsanız ortak kullanılaN merdivenlerde beni tehdit eden bir şey yerleştirdiğinizden burnunuzdan fitil fitil getiririm, var sayın ki tökezleyip kapınıza yapıştım...

görece sert üslupta yazmamın sebebi fikrin saçmalığındandır.

elektrik yetmez bence, sen radyasyon ver direk kapıya. elektriği ver kardeşim, ver de bundan sonraki hayatını hapishanede geçirirsin, orda güven içinde yaşarsın.

Öncelikle geçmiş olsun. Diyorsunki "ayrıca hırsız çarpıldıktan sonra kendisi zaten suçlu benim yaptığımın kanun açısından neyi yasak." Hırsızların alnına doğuştan allah tarafından hırsız yazılmıyor yani biz ancak bişiler çaldığında o kişinin hırsız olduğunu anlıyoruz. Bu durumda adam gese daha içeri giremeden çarpılsa sonra sana dava açsa "bu adam kapıya elektrik vermiş bende (bir sebeple) kapıya değdim ve çarpıldım diye" bu durumda düşün bakalım senmi suçlu olursun yoksa hırsızlık için gelip hırsızlık yapamadan çarpılan kişi mi?

füze taktır, ucuna da taramalı bağlarız taraya taraya gider.

türkiyede hırsızlık kadar korunan başka bir meslek de yok.
hırsızların nedense hiç suçu yok.

bence kaplan iyi fikir. Aslan da olur ama kukrer.

Kaplan ses cikarmiyorsa iyi fikir. Kucukten yetistirin ki sizi de yemesin.

It de olur diyecektim ama o da havlar simdi...

bu arada hirsiz kapidan mi girdi? Kapi kilitli miydi?

Ayni sistemi pencerelere de yaptirmak gerekeceginden her turlu kaplan daha mantikli olur.

Adam hirsizlik yapiyor bu suç tabi ama sizin evinizi henüz soymadan belki girişimde bile bulunmadan sadece kapıya dokunarak çarpılırsa onun hırsız olduğunu nasil ispatlarsınız? ayrıca hırsızlık suçu sabit olsa bile siz ceza sisteminizi uygulayamazsınız.
benim önerim de sigorta yaptırmanızdır. evime 1 yılda 4 kere hırsız girdi çok iyi bilirim bu duyguyu S:

Arkadaslar apartmanı tam bilmediğinizden bazılarınızın cevaplarına hitaben biraz daha bilgi vereyim;apartman dediğim dört katlı dört daireden olusan icinde cocuk olmayan 2bekar 2cekirdek aile yaşıyor,ben 3katta oturuyorum Ust komsumla da hırsızlık oldugundan ev sahibimiz ortak ondan telimi almış ve beni oyle aradı bu sekilde dün tanıştık.bu aciklmayida yaptimki apartmanda nasıl bir komşuluk iliskisi var görün.benim kapımı benden başka kimse gelip ellemez çalmaz o derece.eve camdan değil normal giriş kapısını kilitlerini kırarak girdiler .Camdan girmek zira imkansız

kapına elektrik filan veremezsin. yasak. git bir alarm taktır, bir sıkıntı olursa direk polisi arıyor alarm zaten. hırsız da durduk yere başına iş almak istemez, kapıda görürse alarmın ışıklarını gider başka yere.

yahu "daha hırsızlık yapmadan çarpılırsa suçlu olursun" falan demişsiniz de, isterse o hırsız eve girsin, yatak odasındaki çekmeceye yönelsin. sen o çekmecenin kulpuna elektrik versen ve adam ölse yine suçlusun.

elektrik verme işi saçma. hele kapıya yazı asma işi daha da saçma. bak millet yanlışlıkla çarpılır falan demiyorum. kapıda yazıyı gören hırsız ne yapar? ya plastik eldiven giyer, ya da kısa devre yaptırır kapıya.

alarm taktırın, kamera taktırın apartman kapısına olsun bitsin.

eğer hırsız kapıdan giriyorsa, öncelikle kapınızın sağlam olması gerekiyor, öyle kolayca kırılacak bir şey değil, kaliteli bir çelik kapı.

ayrıca kilidinizin de yuvası yuvarlak olanlardan değil, kare şeklinde olanlardan olması lazım. teknik ismini bilmiyorum ama babam böyle bir şey başımıza gelmeden yaptırdığında komşular dalga geçmişti bir kilide o kadar para verilir mi diye, ancak hırsızlar belli ki zorlamışlar ama açamamışlar kapıyı, apartmandaki diğer daireleri denemişler. isterseniz ismini öğrenip size bilgi verebilirim.

@jangara:

güldüm, e tabi o kısmı da var.

hırsız da bu sefer işini halledip çıkarken kapıya "sağol abi" yazısı asar.

arkadaşım şaka mısınız, yoksa Hitler'in enkarnesi misiniz? isterseniz koridorlara gaz odaları yaptırın da temiz iş olsun. böyle insanlık dışı ergen aksiyonları değil uygulamak düşünmeyin bile bir zahmet.

madem böyle "radikal" çözümler peşindesiniz en başından işe yaramaz bir çözüm bu. çünkü artık günümüz hırsızı parmak izi alındığını bildiği için elinde plastik eldivenle hırsızlığa çıkıyor. plastik eldiven de zaten elektrik geçirmez.

evine iki kere hırsız girmiş, hırsız 2 seferinde de eldiven taktığı için parmak izi alınamamış mağdur vatandaş.

geçmiş olsun.

öncelikle geçmiş olsun. insanın evine hırsız girmesi, anısı, değeri olan şeyleri şerefsizin birinin alıp gitmesi çok sinir bozucu bir durum. siz de haliyle öfkelisiniz. bikaç gün sonra sakinlersiniz. elektrik fikri de aklınızdan uçar gider. burdaki cevaplarda anlayışın terazisi kaçmış, katil muamelesi görmüşsünüz ancak kimseyi öldürmek istediğinizi sanmıyorum :)

şu arada bir pısst yapan oda parfümlerinden tak kapıya. içine de siyaür koyarsın, 2 dakikada bir pısst yapar.

komşu momşu artık allah ne verdiyse ;)

güvenliği olan bi siteye taşının. bizim eve hırsız girdiğinde polisler o mahallede oturulur mu be, benim dükkanım vardı ben bile sattım dedi. hırsız girer, polis falan kimse buna engel olamaz, sen kendi yöntemlerinle engel olmaya çalışırsan da suçlu olursun. sigorta konusu da gerekli ama benim şahsi dosyalarım, bilgilerim, fotoğraflarım bilmemnelerim vardı giden laptopun içinde. bana parasını geri verseler de çalınanların, maddiyatla hallolmayan şeyler de var.. alarm konusunu bilemiyorum. polise haber verilse bile polis hırsız işini bitirmeden eve ulaşabilir mi? şüphelerim var. bizim hırsız 130 suçtan aranıyormuş, 2 kere yine hırsızlıktan hapse girmiş çıkmış 25 yaşında bi gençti.. adamların meslek bu.

big bang- 3. sezon 13. bölüm izleyin.

ya sigorta falan yaptırmayı düşünüyorum alarm sistemi falan da araştırıyorum ama insan huzursuz oluyor. ayrıca evi değiştir başka yere taşın falan demesi kolay bende düşündüm ama bu hayat şartlarında taşınmak zor bi durum benim için.

vectavir?

1 hafta dudağımda çıkan uçuğa vectavir sürdüm hiçbir işe yaramadı, benden söylemesi.

hocam çıktıktan sonra kaybolma sürecini hızlandıracak bi şey bilmiyorum, eczaneye gidip uçuk kremi diyodum bi şey veriyolardı ama o kadar da etkili olduğunu düşünmüyorum. benim önerim ilerde başına tekrar gelirse diye söylüyorum; hani hissediyorsun ya uçuğun çıkacağını hafif kaşıntı falan, o anda hemen gidip 2 tane calcium sandoz vitamin c alacaksın, ertesi sabah da 1 tane daha al. bunu kimseden duymadım kendim keşfettim:)bende hep işe yarıyor çok fazla yorulduğumda falan gayet etkili oluyor, senin de aklında bulunsun.

gecekondu isminin en çok yakıştığı şey olan bu uçuk mereti malum sabaha pörtlemiş oluyor. o yüzden çıkmadan önce sürme gibi bir şansım olmuyor ne yazık ki. işin sonunda patlatıcam bunu sanırım kızgın iğneyle.

uçuk çıktıktan sonra geçiren bir şey yok. eğer çıkarken yakalarsanız (aman sakın kabarcık oluşmamış olsun) o bölgeye ütü ile ısıtılmış temiz bezle sıcak kompres yapın uzun süre. uçuğu bastırıyor, geçirmiyorsa da epey hafifletiyor.

çamaşır suyu, deterjan nedir? aman dikkat. ellemeyin öyle şeyleri.

bir doktordan asetonun iyi geldiğini duymuştum ama hangi aşamada kullanmalı onu bilemiyorum.

Daha iyi olur aslında. Sokakta doğum yaparsa bir haftaya bebeklerin biri ikisi ya kalır ya kalmaz.

anne sütünden eksik etme ama hayvanı. 1 ay mıdır nedir onun süresi işte anası da evde kalsın mzirsin öyle şaap

kemerburgaz üniversitesi mi? okuldaki hamile kediyi bu akşam göremedim, sen mi aldın allahsız :<

neira bacim, yok eksik etmem, amacim o zaten, kediler icin nezih bi ortam yaratmak :)

slavez, odtu'deyim la ben :)

valla ben yıllar önce bi götürdüm. kasım'dan nisan'a kadar pireyle uğraştım.

iyi düşün derim.

lancelot, once bi veterinere goturup 50000 bakimini yaptirsam?

odtüde nerede bu hamile kedi? yurtlardan birindeyse iyi bakılıyorlar genelde.
alın ya ne olacak, seversiniz kurabiyeleri biraz büyüyünce hem :)

valla sen bilirsin ama ben tövbe ettim sokak hayvanlarına. her türlü hastalık taşıyor hayvancağızlar malesef.

öncelikle veterinere götürün. kontrolünü yapsın veteriner, tırnaklarını kessin, parazit aşılarını yapsın.

bir de sevaba girmişken doğum yaptıktan sonra kısırlaştırın kedişi. başka doğurup perişan olmasın.

yavrulardan 2 tanesini tutma fikri ise süper :)) en az 2 ay anne sütü emmeleri gerekli bunu unutmayın.

kıro'nun kız olanı.

salak adamlara nasıl kamil diyorsak, hıyar gibi davranan kızlara da kezban deniyor.
ay çok açıklayıcı oldum süperim

bencil, şımarık, dar görüşlü, anlayışsız
iletişim yeteneği sınırlı, empati acizi
kötü eğitim / sınırlı genel kültür
kalçalardan bi 5 kilo
dipleri siyah, ortası kahve, uçları sarı saç
hayalindeki erkek kenan imirzalıoğlu, oktay yalabık, soner (öyle bir geçer zaman)
"gidene kal demem kalana git demem, dönerse senindir hedele hödö"
"bütün erkekler beni şeyapmaya çalışıyo"
"erkek değil misiniz hepiniz aynısınız"

gibi. ya da hani yetenek sizsiniz'de bazen seyirciler arasından bazı kızlara zoom yapılıyor ya, işte onlar kezban.

Bir dönem Hülya Koçyiğit in köyden gelen bir kızı çanlandırdığı kezban serisi filmlerden geldiğini düşünüyorum.
kezban
kezban paris te
kezban roma da

bütün bu anlatılanlara ek olarak bu kızların aklında sadece birisini kafalayıp evlenmek oluyor.

kendi cehaletlerine, özelliklerine bakmadan nerde yakışıklı, zengin, gelecek vaat eden genç sözlük yazarı varsa bu kezbanlar peşlerine düşüyor.

valla o değilde ablamın bi arkadaşı vardı adı kezbandı,gayet güzel bi kızdı.isme göre sınıflandırma yapmayın :)

herkes iğrendiği kız tanımını yapıyor ve onun kezban olduğunu söylüyor.

8 yıldır bir kediyle yaşıyorum. öncesinde de canlı hayvan bakımı tecrübem var. kimseye evde kedi bakmalarını tavsiye etmiyorum. 2-3 kişiyi vazgeçirmişliğim var. sebebi de şudur ki, evde bir kediye verebileceğiniz hayat için harcayacağınız çaba ile sokaklarda belki 5 belki 8-10 kediye daha iyi bir yaşam sunabilirsiniz. bu noktada bir kediyi eve alma kararının içerisinde açıkça bencillik olduğunu düşünüyorum. ben de bu bencilliği yapmış biri olarak, şu an tercihimi ayıplıyorum. atsan atamıyorsun haliyle.

ilk sıkıntı bu, bugün eve kedi alma kararı sizin için uygulanabilir olabilir, ya 2 sene sonra, ya 5 sene sonra, ya 10 sene sonra? kadın ya da erkeksiniz de, hamile biri ile aynı evi paylaşma durumunda toksoplazma riskiyle kediye yol vermeniz gerekecek, nereye göndereceksiniz? kısası bu karar ortalama 10 yıllık bir karar. 10 yıl sonraki hayatınıza dair başka bir karar vermişliğiniz var mı? makul mü sizce? o vakit kediyi eve, kendinize alıştıp sonra sokaklara ya da yedi yabancıya bırakmayı vicdanınız kaldıracak mı?

tuvalet, kum sıkıntı olmuyor. evde inceden bir "kedi kokusu" oluyor ona da alışıyorsunuz, size yok gibi geliyor. kumu dışında bir yere, en azından bizimki, zorlasan yapmıyor.

tatil, uzun süren seyahatler sıkıntı oluyor. bizim ailece yaptığımız son tatil kediden öncedir, ardından hep biri evde kaldı.

doğalgaz, internet sıkıntı oluyorsa hiç bulaşmayın derim. kum, mama, aşılar, bakım 200tl civarında olur ortalama tahminen. bunun kısırlaştırması var, hastalığı var o da ayrı. bizimkisi az sorunlu hastane masrafı olarak birkaç bin tl ödemişliğimiz var. canı sağ olsun o ayrı.

hırçınlık konusu kediden kediye değişmekle birlikte, olabilir olmayabilir de. olursa da size değil de eve gelen yabancıya olur muhtemelen.

değinmediğiniz husus, tırnakları düzenli kesilmezse eşyalarınız zamanla heder olur. koltuk, halı malı.. o tırmalama çubukları ilk tercihleri olmuyor haliylen.

başka bir değinilmeyen konu, ona zaman ayırmalı, sevmeli ilgilenmelisiniz. günde bir iki kez tuvalet temizlenmeli, su, mama kabı kontrol edilmeli. bunlar bir canlının sorumlulumkarı özellikle küçükken oyuna doyulmuyor ama büyüdükçe alışıyorsunuz. zaman ayıramadığınızda üzülüyorsunuz. o da üzülüyor tabi.

eve kedi almak, hiç büyümeyecek bir çocuk almak gibi, zamanla konuşabiliyorsunuz onunla (abartmıyorum, 7-8 yıl sonra anlarsınız) çok büyük bir sorumluluk, bu sorumluluk için harcayacağınız çaba ile çok sayıda sokak hayvanını sefaletten kurtarabilirsiniz. onlar da size bayılırlar haliyle. biraz pis olurlar ama bu da onların tercihi değil. bence eve almayın kısacası.

boşverin kediyi. kedi çocuk gibidir, ne masrafı biter, ne göstermeniz gereken ilgi. çocuk büyür, kedi büyümez.

@hınzırpaşa ya trolsünüz ya da direk kötü kalplisiniz. yazdıklarınızı hayretle okudum.

kedi kokusu filan yok öyle bir şey. kapalı tuvalet denilen bir şey var.

iki tane kedim var. en kaliteli mama ve kumu alıyorum. buna rağmen iki kediyle bile bahsettiğiniz 200 liralık masrafa henüz ulaşamadım.

hamile olunca kediyi atan da ancak siz olabilirsiniz sanırsam. tatile gidince pekala kediler evde kalıyorlar. hiç sorun çıkmıyor. 3-4 günde bir komşunuz veya arkadaşınız gelip mama ve sularını yeniler o kadar.

öncelikle; bana sorarsanız, trol de değilim kötü kalpli de değilim.

adına kedi dediğimiz hayvan sizin evin şartlarına göre yaşama doğru evrilmişse de bu keyfine değil, türümüzün onun türüne dayattığı yaşama şartlarıyla gerçekleşmiştir. ona seçme özgürlüğü sunabilsek, özgürce, doğasında, kendi besinini avlayıp, kısırlaştırılmayıp, çiftleşerek, yavrularını başka insanlara teslim etmeden yaşamayı seçecektir. uzanmak için sizin salonun halısını, ya da boyu kadar kuma pislemeyi tercih edeceğini sanmıyorsunuzdur umarım.

ben de sizin gibi sevme ve sevilme ihtiyacımı gidermek gibi birçok nedenden bir hayvan ile birlikte yaşıyorum. hayvanıma aşığım. bu hayvanın özüne ters bir durum olduğunu değiştirmiyor. ben en azından saflığımla bu dengesizliğimi aklamaktansa yaptığımın kötü bir tercih olduğunu kabullenip, evde "benim" olan bir kedi'dense, birini sahiplenip diğerlerini kaderine terk etmektense, sokaklarda onlarcasına, "nispeten" özgür bir yaşam sunabilmeyi insani buluyorum.

"hamile olunca kediyi atan da ancak siz olabilirsiniz sanırsam." cümleniz yanıt yazarken dengenizi yitirdiğinizin en güzel özeti. bunun yanından geçen bir şey söylemiş değilim. tersine, bu olasılığı bilmemesi olası birini bilgilendirip, testi kırılmadan yol gösteriyorum. bu ithamı nerenizden çıkardınız anlamadım.

her kedi, sizinkiler gibi değil. bunu bilmiyorsanız, öğreniniz. benim kedim tek kalamıyor. haleti ruhiyesi bozuluyor. 1-2 gün yalnız kaldı ve tek gram yemek yemedi, su içmedi. tanıdığı, bildiği biri yanında olmaksızın bir hafta çıkaracağını sanmıyorum. iki kedi-tek kedi farkını bilmeden böyle konuşmanızı anlamıyorum.

sizin trol ya da kötü kalpli olmadığınızı tahmin ediyorum ancak ne olduğunuzdan tam emin değilim.

@hınzırpaşa

5 sene tek kedi ile yaşadım. o zaman da ben seyahate gittiğimde tek başına kalıyordu. bir sorunda olmuyordu. gayet de fiziksel ve psikolojik sağlığı yerinde yavrumun.

ben de sizin hayallerinizdeki (hatta ütopya diyelim şuna) gibi bir dünyada yaşamak isterdim. bir çiftlik evim, kedilerim, köpeklerim, çiçekler arasında mutlu bir hayat sürmek isterdim. o zaman kedilerim istedikleri zaman eve girer, istedikleri zaman çiftlikte, kırlarda dolaşır, kendi yemeklerini kendileri avlar, çiftleşir yaşar giderlerdi.

ancak 2012 senesinde ve istanbul'da yaşıyorum. her taraf beton, asfalt ve çöplük. kediler ve köpekler doğal ortamlarından uzak sokaklarda sersefiller. ne yemekleri ne içecekleri suları var. üstelik insanlar onları sevmiyor ve eziyet ediyorlar. bir çoğu sakat kalmışlar. sokakta yaşayan kedilerin yaşam süreleri çok kısa. sakatlık, hastalık, açlıktan gidiyorlar.

durum böyleyken kedilerimizi evde beslemek ve ne yazık ki kısırlaştırmak zorundayız. sizin başka koşullarınız varsa ona göre hareket edin lütfen.

sevgiler saygılar, iyi akşamlar.

ben de böyle birisiyim işte. ne olduğum ortada.

@mea maxima culpa

yerden göğe haklısınız söylediklerinizde. benim niyetim de sokaklardaki kedilerin hayat kalitesini tırnak ucu kadar arttırabilmek. konuya bakışımız, anlayışımız aynı ama tercihlerimiz farklı sanırım. saygılar.

hınzırpaşa'nın yazdıklarına samimiyetle katılıyorum.

koku konusunda, dışkısı zaten kokuyor, ayrı bir oda falan ayırmalısınız veya gün aşırı temizleiğini yapmalısınız. kedinin kendisi konusunda ise; sürekli kendilerini yalayıp temizlerler, ama her nasılsa bir koku evin içine siniyor. ankara kedimi sahipleneli 1 veya 2 ay olmuşken eve gelen misafirlerim kokuya yabancı olduğu için hemen anlayıp "köpek mi aldın?" gibisinden bir tepki vermişlerdi. yani kokusu siniyor, doğru. biraz da evin büyüklüğüyle alakalı diyelim...

benim iki kedim oldu farklı zamanlarda, çok küçükken sokakta bulup, evde beslediğim kedilerdi. Büyüyünce ikisi de beni terketti. Evde çok sıkılıyorlardı, bütün gün pencereden dışarı bakıyorlardı, bir kapıyı açsada gitsek modundalardı. Ama her kedi farklıdır, seninkisi kimbilir nasıl olacak garantisi yok.

Pek masraflı bir iş değil ama maddi sıkıntı varsa bence hiç girme bu işe. Ne olacağı belli olmaz bir hastalığı çıkar, bir şeyler olur, sonra üzülürsün.

Ben balkonuma gelen sokak kedilerini beslemek&sevmekle yetiniyorum -yetinmeye çalışıyorum-.

@hınzırpaşa hayvan besleme konusundaki düşüncelerinize ve gelen cevaplara karşılık verirken kullandığınız üsluba çok saygı duydum. gerçekten bravo! insanın kendi taleplerini bir tarafa bırakıp hayvanın hislerini ön plana alabilmesi çok nadir bir durum. hayvansever birçok kişi bile beceremiyor bunu.
@dahinnotha her kedinin huyu suyu başka. banyo doluyken ortalığa yapacağını sanmam, bekler yani 5-10 dakika:) 3 kişi öğrenci evinde misiniz? ayrılınca ne olacak? temizliği konusunda tartışma yaşanır mı? paraya sıkışınca ilk nerden kesersiniz harcamalarınızı? bunlar da önemli. kedili evlerde ilk girişte inceden bi koku alıyorum ben ev temiz olsa bile. kokudan rahatsız olmuyorum gerçi, alışılıyor hemen 10 saniyede. tatil konusunda da illa ki bi bakan eden çıkıyor da, işte her kedi bu durumu aynı şekilde karşılamayabilir.

zenginlik bence cebinde 200'lük banknot olabilmesidir.

nöt: ilk çıktığında 1 kere, onu da televizyonda gördüm.

orta doğu ülkesinin birinde savaş çıktığında sevinen tarafta olmaktır.

zenginlik tavuk doner yerken ilk ayranin bittiginde ikincisini soyleyebilmektir:(:(:(:(

pasaport icin kolay vize alabilmek demektir.

hergün başka ülkede uyanabilmektir.

teras katındaki evinde, sevdiğin kadınla gün batarken rakı balık yapmaktır.

sevdiğinin seni sevmesidir.

behzatç mode on:
@ceymısın, zenginlik her gün sushi yiyebilmekse, zengin olma zaten
behzatç mode off.

3 yaş altı mercedes'ini, kafan boş sürebilmektir.

aga zenginlik çalışma saatlerinin dışında dinlenirken yakaladığın konfordur.. hiç çalışmazsan konforun tadına varamazsın o yüzden bi önce çalışacan çalışma bitince de yapacağın tatil dinlenme her neyse 4 4lük olacak bnce budur..hem çalışma verimli olur hem huzur olur..

karşımdaki insanla bi yere oturduğumda çıkışta bırak ben ödeyim diyebilmektir. anasını satayım zamanında nasıl rezil olduysam içimden çıkmadı lan.

evdeki bütün yiyecek soğan ekmek olmasına rağmen onu başkasıyla paylaşmak isteyecek gönüle sahip olmak demektir.

geceleri rahat uyumaktır. yoksa yemişim öyle zenginliği. herkese benden çay diyebiliyorsan zenginsindir.

Ahırında atlarım olan, kahya mı denir kalfa mı neyse genel işleriyle onların ilgilendiği, istanbul'a yakın, eşi dostu ağırlayabileceğim bir çiftlik sahibi olmak ve sevdiklerimle keyfini çıkarmaktır. Tabii tadını çıkarabilmem için sabahın 6'sında kalkıp işe gitmemem gerek. Çiftliğe bağlı bir iş VEYA çalışmamı gerektirmeyecek kadar para..

Çiftlikteki huzur, zenginlik budur..

edit: çok mu ciddiye almışım acaba soruyu? =))

için rahatsa, aman boşver oluruna bırak diyecek kadar kafan rahatsa asıl zenginlik odur. sokarım parasına, yatına katına. kapıda 70.000 € değerinde araban olsa ne olmasa ne?

suşi yapmayı öğren her gün suşi ye. yapması o kadar da zor değil bu arada...

he zenginlik bence hmmm. ne bileyim, işte araba ev manita falan filan.

karı koca her şey dahil eve aylık 100bin lira girmesidir.

karizmatik duygusal soyut yanıtları bir kenara bıraktım.

süpriz/fantazi iddia kuponuna 1000 misli basabilmektir

tuvalet kağıdının kalınını alabilmektir.

geçen gece baktığın yeni zelanda biletini first class alabilmektir. bi de nikon 14-24mm ile 14mm lens var onu söylemek istemiyorum..

hiç durmadan hareket etmek ve bunu sağlayabilecek paranın bulunmasıdır.
dünyanın etrafında dolaşmaktan bahsediyorum. evde boş odada sürekli sağa sola koşturarak zenginliğe ulaşabileceğini düşünenler varsa sakinleşip biyere çömelin hemen.

güzel bir bisiklet, sağlam bir fotoğraf makinası ve kamp ekipmanıyla kıyı şehirlerinden yardırarak kamp yapabilmektir. paradan bağımsız soyut cevaplar ve saçma mercedes'lerden farklı bir cevap verdim bak.

kafana estiğinde uçağa atlayıp dünyada istediğin yere istediğin sürece gidebilmektir.

istediğin zaman çalışmayı bırakma özgürlüğü.

sağlıklı olmaktır.
3 5km yürüyebilirsin mesela hiç sıkıntı olmaz. dişlerin sağlam olduğu için bayat ekmekleri kemirirsin dert mi? sonra fıtık olmadığın için hamallık yaparsın. gözlerin sağlam olduğu için şoför olursun. beynin de yoksa bir problem okul okursun, sermaye işletirsin, fırsatları koklarsın... tek başına tuvalete gidebildiğin için kimse senden iğrenmez, acımaz. var mı şu hayatta bundan daha büyük zenginlik acaba?

arada bir acile gidin şöyle bi bakının. sonra rastgele bi kata çıkın. feryat figan bağıran birilerini görürseniz de başınızı çevirip hızlı hızlı yürümeyin. bi teselli vermeye çalışın bakalım. neler olacak

her şeyin başı sağlık.

(kocakarı mode on)

kuru fasulyeye ekmek banmamaktır.
ama zengin olsamda ben gene banarım o ayrı,

istediğim bir ev ve istediğim bir arabayı aldığımda ben zenginim...

dışarda yemek yiyip sonradan mali açıdan acısının çıkmayacağını bilmektir :( küçük düşünüyorum evet

ben de her gün makaron yiyebilecek kadar zengin olmak istiyorum :) tanesi 3-4 lira arası değişiyor. bütçemi zorluyor epey.

ben çok uzun süre kastım ama pati ver i bile öğretemedim.

kedilerimden bir tanesi çalışma odasından yatak odasına geçerken yanına yaklaşıp "hadi yavrum" dediğimde yatak odasına koşuyor.

başka da bişi öğretemedim. 9 sene oldu :)) öğreten varsa bana da anlatsın.

@mea maxima culpa:

bence o sizi görünce korkup kaçıyor olmasın? başka odalara gitme imkanı var da seçici olarak mı yapıyor bunu ?

benimkiyle epey anlaşıyorduk biz ya, şansıma çok zeki ve iyi huylu bir hayvanmış (bunu daha sonra bir arkadaşımın kedisine bir ay kadar bakmak zorunda çok iyi anladım). hatta diğer evcilim olan husky'den daha çok eğitim alabildi diyebilirim. ancak sürü hayvanı olmadıkları hiçin hiçbir zaman tamamen evcil olamazlar (benimki salam görünce tüm komutlar geçersiz bir işlem yürütüyordu mesela).

@deneme:

yani öğrenmek - kavramak maymunlara özgü bir şey ?

veya maymunlardan itibaren başlıyor.

bu arada, kuşların kafası kedilerden çok çalışıyor sanki? ona da ayrı duyuru açmak lazım.

kediler bu konuda sağlam hakkaten, zerre öğrenemiyorlar, bu kadar çabayı papatyaya göstersem profesör olurdu, benim apo hayla pati vermiyo' :)

kediler iplemiyorlar o yüzden öğrenme biraz canları isteyince oluyor.
13 sene kedi beslemiş biri olarak saklambaç oynamayı öğrenmiş ama tuvalet eğitimini bile sinirlenince bozabilen varlıklar bunlar tam olarak zeki ama hayta diyebileceğimiz karakterdeler o yüzden öğrenselerde uygulama kısmı keyiflerine kalıyor.

var ama istekli olmalı. hali hazırda istediği bişeyi pekiştirebiliyosun. mesela benim pisi istediğim yere zıplıyor, çağırınca kucağıma geliyor. ama ben ona uygun komut veriyorum, isteği doğrultusunda. kediler pozitif şartlanmaya köpekler negatif şartlanmaya alışkın.

@truvaatı akşamları yatak odasına çekiliyoruz iki kedim ve ben. akşam saatlerinde haydi kızım deyince hemen koşuyor öbür odaya.

biz ailecek birbirimizden ayrılmıyoruz :))

yahu kediler öğrenemiyor değil de şu moddalar sanırsam : www.abduko.com

abi bizim bir kedimiz vardı rahmetli sokakta beslerdik. annem "sen şimdi saksıya çık yemek getiricem" diyince saksıya çıkıp onu bekliyordu, geceleri yürüyüşe çıkınca artlarından gidip 3-4 kilmoetre onlarla yürüyordu. köpek yaradılışlıydı yavrum titrek. yazın ezdiler yavruyu:'(

kedileri egitmek kopekler gibi olmuyor. yani terlikeri getir, pati ver, tutssssststst falan anlamaz. mesela benim kedi elimde birsey varsa pisipisi dedigim an yemek kabina kosuyor. cunku kabi disinda baska yerde yemek yemeye alismasin diye her seferinde bunu yaptim ve alisti velet. ya da kendini sevdirmek icin koltuk tepelerine ziplamayi ogrendi elimi koltugun ustunde tuttugumda hemen geliyor.

boyle kendi isine gelen seyleri ogrenebiliyor.

bir de soyle birsey var. bir yerde okumustum, mesela kedinin cikmasini istemediginiz bir yere su dolu plastik bardaklar koyuyorsunuz. her zipladiginda o sular uzerine dokuluyor ve zamanla oraya cikmamasi gerektigini ogreniyor. ben bunu evde kedilerde denedim ve ise yaradi. her yere ziplayan evi oyun parkina cevirmis kediler var. mesela mutfak tezgahinda bunu yaptim ise yaradi.

bu tarz seyler ise yarayabiliyor ama dedigim gibi kopekler gibi kesinlikle degiller.

Kedileri egitenlerde var. Bunu nasil yapiyorlar bilmiyorum ama Isvecli emekli olmus yasli kadinlarin bu konuda deneyimleri cok. Kendi gözlerimle gördum. Posta deliginden yere atilan mektuplari agizlarina alip sahibine getiriyorlar, ayrica komut alinca yere yatip dönuyorlar ayni köpekler gibi. yaziya girerken emekli yasli kadinlar demisim ama bazi yasi genc ailelerde bile gördum kedisini egitebilen.

youtube'da klozete tuvaletlerini yapmak için eğitilen kedilerin videoları var. süperler. onları seyredin :)

sadece mayonezi ben de sevmiyorum. ketçap ve mayonez ikilisine kimse hayır diyemez. illa makarna vb bir ürün tüketilecekse, mayonez yerine sarımsaklı mayonez dene, tad almaya başlarsın.

sen tuhafsın.

sevip sevmeme meselesi değil. yiyorum ama tadı gelmiyor. mayonezi böyle pattize sürüp sadece mayonezi yalıyorum, ya da parmaklayıp ağzıma götürüyorum ama cık. akılda kalıcı bir tat bırakmıyor ağzımda.

tat alma duyularında problem var.

hıım kısmen doğru, mesela ketçapla kıyaslıyorsan haklısın. ketçap daha belirgin bir tat bırakıyor ağızda.

sarımsaklı mayonez ye, daha güzel.

marketlerde satılan kötü mayonezler yerine evde yapılmış gerçek mayonezin tadına baksan mutlaka beğenirsin. öbürleri fabrika işi.

ayrıca sağlığa çok zararlılar. yemiyorum uzun süredir.

hiçbir yerden, öyle bir dünya yok maalesef...

cins kedi bunlar, değerlidir. Kıymetlidir.

Golden ne hale geldi örnek olarak bak.

niye benim cevabım siliniyor.

benimki de bal gibi güzel bir cevaptı.

Allah rahmet eylesin dedim. yani bedavadan o kediye sahip olamazsın. öleceksin o hastalıktan.

bütün ergenlere ve trollere geçit var. bi tek bize yok duyuruda. teşekkürler sayın modlar. bizim cevaplarımıza köpekbalığı gibi atlıyorsunuz ama nedense mide bulandırıcı troll duyuruları duruyor.

bir zamanlar birisi veriyordu duyurudan ama bizim ev zaten hayvanat bahçesi gibi olduğu için sahiplenememiştim. bence yeterince istiyorsanız bulursunuz.

Lütfen, rica ediyorum petshoplardan hayvan almayın. Bu tarz cins hayvanlar ve sokak hayvanlarını ücretsiz sahiplendirmekle uğraşan biri olarak, bu hayvanları satan kişilerin kirli ticaretine ortak olmayın. Her yer cins köpek dolu her yer cins kedi dolu.

pet shoptan hayvan almayına katılıyorum. internet ortamında birçok hayvan barınağının, hayvanlarla ilgili derneklerin, grupların sayfaları, mail listeleri var. tek tek iletişime geçip haber bırakın, eninde sonunda biri geri döner... neticesinde british de olsa o da insan evladı... insan olmasa da evladı işte.. ya da değil ne biliym aaa...

insanımızda ne kadar sanat aşkı varmış şaşırdım vallahi. abdi ibrahimin tvde dönen YALAN reklamlarına kanıp van gogh alive sergisine gittim kuyruk taa anasının nikahındaydı. bunda da öyledir.

sergi açıldıktan sonra cumartesi, yani 3. gün gittim. hani uzun kuyrukların oluştuğu haberinin yapıldığı gün.

kalabalıktı, biraz zor geziliyordu sergi ama abartılacak bir durum yoktu. hatta çok da hoşuma gitti bir sürü genç insan arabalarında bebekleri ile gelmişlerdi.

haftaiçini tercih edin diyeceğim ama okul grupları olabilir, bunu da hesaba katın. ancak kaçırmayın, çok güzel bir sergi.

çok sevdi İstanbul, tekrar gidecek ben.

cumartesi grupla gitmiştik bırkaç hafta önce. öyle kuyruk falan yoktu. gerçekten bütüleyici bir segiydi. yine gidesim var. hevesimi alamadım. ordaki tabloları uzun uzun incelıyordum hepsinin ne anlatmak istediğini dinlıyordum ki bir baktım herkes çabuk çabuk bitiriyor sergiyi :)) o yüzden yıne gidesim var kanamadım:)

yeşil ışığı yakmış, bence geç kalmışsın.

aşık olmuş ayagına.

1.kediler şekerli mamulleri pek yemezler normaldir yememesi. zaten tat tomurcukları şekeri algılayamaz.

2.sizi artık tanıyor ve oynaşmak istiyor. gördüğünüz yerde oynaşın.

Değil mi (:

(bkz: ayak fetişisti)

göbeğimi okşa diyor. kediler çok severler bunu.

ben kedilerime "hadi yat da göbüş yapalım" diyorum :))

yooo.

meyve şekeri kana çok hızlı karıştığı için insülini artırır, kilo yapar. başka bi zararı olcağını düşünmüyorum.

la ben de yemek yemiyim diye meyveye abanıyordum. allah belamı yemiyom lan elmayı.

fruktoz glikoza nazaran depolanmaya daha yatkın bir şeker olduğu için fazla yemenizi önermem. ama iki elmadan alacağınız maksimum şeker yirmi gram. hiçbir şey değil.

gece geç saatte karnınız acıktığı zaman yiyebileceğiniz en ideal şeydir meyve. hazmı kolaydır, kalorisi azdır. olmadı biraz yoğurt, bir avuç leblebi de yiyebilirsiniz.

aç kalarak rejim olmaz. aç kalırsanız şekeriniz düşer ve çok acıkır kendinizi kaybedersiniz.

portakal gibiler mide asidini artırabilir.
bir iki saat önce yiyin, daha iyi olur.

ye ye afiyet bal seker olsun,ama daha cok seker olcak gibi.

onu sinirlendirecek bir şey yapıyor olabilir misiniz? o da protesto etmek için tuvaletini yere yapıyor olabilir.

ikincisi kumunu beğenmemiş olabilir mi?

o yapcak bunu. bi çözümü yok. sevdiği bi kum varsa onu bulmaya çalış.

kediniz işeyen cinsinden ne yazıkki.

at sokağa gitsin.

neden kumuna yapmadiginin sebebini bulmalisiniz. o sebebi ortadan kaldirinca otomatikman sorun da yok olur zaten (:

- bilmeden hayvani rahatsiz ediyor olabilirsiniz.
- bagirip diskisini koklatarak daha cok strese sokmus olabilirsiniz.
- kum kabi rahat olmayabilir, mea maxima culpa'nin yazdigi gibi kumuyla sorunu olabilir.
- kumuna diski ya da cis yaparken cani yanmis olabilir (bobrek sorunu, beslenme problemi olabilir. gozlemleyerek anlamayabilirsiniz.) ve caninin yanmasini kum kabi ve kumla ozdeslestirmis olabilir. ki veteriner hekimler genelde ilk olarak protesto ve bu ihtimalin uzerinde durur.

daha once de yazdigim gibi kumuna yapmama sebebini bulmaniz lazim. bizde de boyle bir sorun vardi, sonra anladik ki eve cocuk gelince parkeye yapiyor cisini. akla gelmeyecek bir suru sebebi olabilir. gozlemleyin iyice, olmadi bobreklerine falan baktirin. sonra gene devam ederse davranisci yontemlerle kuma alistirmaya calisirsiniz. gecmis olsun.

kütüphaneden ödünç alsan daha iyi değil mi?

Yok bulunsun da istiyorum kitap.

sahaftan bol ne var.. kadıköy, beyazıt, beyoğlu sürüsüne sahaf zaten.

beyoğlunda aslıhan pasajına giriyorsunuz orada bir yığın sahaf var.
ayrıca veritabanı oluşturmuşlar galiba, aradığınız kitap yoksa başka birine de yollayabiliyorlar. fiyatlar da gayet uygun pazarlığa da girilebilir.

Onun yeri sahaf değilmiş.

Murat Bardakçı'nın Şahbaba kitabını okuyayım istedim ve şöyle fiyatlarla karşılaştım;

Alkım Kitabevi - 44 TL (yepisyeni)
Kadıköy'de bir sahaf - 60 TL (temiz durumda)
Sahibinden.com - 50 TL (temiz durumda)
idefixe.com - 37,40 TL (yepisyeni)

Ardından başka bir sahafa gittim o da aynı kitap için (eski, ikinci el) 55 TL isteyince;

"Ben çok kitap okumam, sahaf işini de bilmem ama neden eskimiş kitabın fiyatı daha pahalı?" diye sordum.
O da bana sahafların ucuz eski kitapları değil, zor bulunan eski kitapları satan yerler olduğunu, o yüzden daha pahalı olduğunu açıkladı.

Yani anladım ki sahaf diye gördüğümüz yerler aslında daha ucuza kitap alabileceğimiz yerler değilmiş. Ayrıca o şekilde ikinci el kitap satan (yani ucuza) yerler de vardır mutlaka ama işte onlar nerededir bilmiyorum.

Siz biliyor musunuz?

Benim kadıköyde bildiğim sahaflar dediğin gibi nadir kitapları pahalıya satan yerler ucuzlarda var ama çeşit göremedim tabi çok yer de bilmiyorum. aslıhan pasajını birkaç kişiden daha duymuştum anlatıldığı gibiyse tam bir cennet çıkmam ordan. ucuza ikinci el kitap dolu sanırım siz de oraya bakabilirsiniz. Yeni kitaplarda da internetten birkaç siteye bakıp almak gerekiyor ayrıca istanbulda olan birisi için en iyi seçenek gidip yayınevinden almak.

edit: ayrıca şahbaba kitabı kitapyurdunda 33 hala arıyorsanız. kitapyurduna kendinzi gidip alırsanız kargo parası da ödemiyorsunuz.

@mihael aslında sahaflar 2. el ucuz kitap satan yerler olmalı ama son zamanlarda dediğin gibi kimlik değiştirip sıfırdan pahalı satmaya başladılar. bakıyorsun d&r fiyatı 18 sahaflarda 20 :)

selamlar,
abımın kıtapcı dukkanı var Resat Nurı Guntekın tıyatrosunun hemen yanında,Vefa Bozacısına gelmeden once.Kendısınde her tur kıtabın 2.elını ucuza bulabılırsınız.Adı da Labırent Kıtabevı.

fast food restoranların salata barları azıcık da olsa yardımcı oluyor, hiç yoktan iyidir. tadım pizza'nın, pizza hut'ın, köfteci ramiz'in filan salata barları fena değil, karnıbahar, brokoli, taze fasulye, kuru domates, börülce, abartırsak kereviz enginar filan bulunuyor zaman zaman. eve getirtme mevzusunda da çok güzel ev yemekleri yapan küçük küçük işletmeler var, birçoğu da zeytinyağlılar üzerine çalışıyor. faydalı olur mu bilemem ama gözlemim bu yönde.

2 dolma yiyip içinde pirinç var zaten diyip az para ödeyecekler, ardından da 45 dakika meşgul edecekler masayı. Zeytinyağlı'dan sonra çay isterler, sigara içerler felan dükkanda 10 liralık hesap için 45 dakika adamı çekeceğime 1 hamburger 1 kolasını içip giden müşteriyi severdim ben de restoran sahibi olsam.
(yemeksepeti'nde oluyor zeytinyağlı filan tabi oturduğun yere bağlı biraz)

(bkz: feraye'nin mutfağı)

evlenmek zorunda değilsin, öğrenmeyi dene?

genç kadınlar derken? evlenene kadar sen kendin de yapabilirsin. sebze yemeği yapmak, sebze haşlamak zor şeyler değil.

Açlığımın verdiği sinirle seksist bi espri yapmışım, sori :)

ortadan başlamışsınız. biraz baştan alın. mesela halide edip'ten sinekli bakkal, halid ziya'dan aşk-ı memnu iyi bir başlangıç olabilir.

ben k.m. madonnayi okuduktan sonra sabahattin ali nin tum kitaplarini okumustum,cok da hosuma gitmisti.sabahattin aliyi bitirerek baslayabilirsin.

@mea şu an yazarların tarzlarını sınıflandıracak bilgim yok fakat daha sabahattşn ali, yusuf atılgan gibi yazarlar istiyorum biraz olaydan ziyade iç dünyaya yönelik karakter tahlili yapan romanlar veya öyküler.

ahmet hamdi tanpınar var ama dili biraz ağır gelebilir.

iç dünyaya yönelik kitaplar seviyorsan peyami safadan devam edebilirsin, hem çok yormaz incedir kitapları hem nefistir

peyami safa - 9. hariciye koğuşu

anayurt oteli-yusuf atılgan,
canan-peyami safa

kemal tahir büyük bi hazinedir. çok güzel türk filmi tadındadır romanları.

(bkz: nahid sırrı örik)

dexter, katil kontenjanindan.

american psycho

-transporter serisi.

-ip man

something the lord made

the worlds fastest indian

dizi olursa house m.d diyebiliriz.

no country for old men

mr. brooks

the shooter. tongaya düşüyo ama işi kusursuz yapıyo.iğne deliğinden mermiyi geçiriyo herif :D tv de de oynadı.

evet ilk akla gelen mr.brooks. adamım yaa

heat

İsini kusursuz yapan adam sikicidir. Filmi olmaz cok.

hercule poirot. hiç yanıldığını, başarısız olduğunu görmedim :))

gandhi

se7en filmindeki katil de kusursuzdur.

Aramaya inananlar için gelsin

(bkz: revolver)

neden riskli olsun yahu , gidin , gorun , keyif alın yada beğenmeyin ama hiç bir şeyi başkası icin yapmayın, kendiniz için yapın.
illa bilgi istiyorsanız yazın googlea van gogh diye binlerce sayfa var 3-5 ini okusanız yeterince bilgi edinirsiniz.

önce tek başına git sor öğren öğrenemediklerini de not et sonra öğren, daha sonra arkadaşınla gidersin

bilgi almak değil, bir sergi falan görmek istiyorum o ambiyansı yaşıyım yani. :)

abi kimse bişey olmak zorunda değil. Sergi bilen, van gogh bilen bi insan olmak değilsin. Karşısında ezilecek mevzular değil bunlar, geç bunları kardeş.Seni kültürsüz bulup ezecek olan da sktrsin gitsin afedersin. git,gez sergiyi, sallama kimseyi.

sergi girişinde zaten tek tek açıklamış adamlar 'şu eser şu zamanda yapıldı ahanda bunu simgeliyor' gibisinden eserlerin altlarına. girmeden önce üşenmeyip tek tek okumak yeterli bilgiyi sağlar. içeride zaten van gogh'un perspektifini, nesnelere yüklediği anlamları falan tartışmanıza pek olanak vermeyecek değişik bir ortam olacak. endişeye mahal yok. ama yetmez derseniz önceden şöyle bir araştırabilirsiniz internetten..

arkadaşınızın yanında rezil olmak istemiyorsunuz ama kendinizi geliştirmek için de hiç bir şey yapmıyorsunuz.

şunu bilin ki (biliyorsunuz elbet) günde 2 tane içince insanı entel kuntel yapan bir hap yok.

burda başlık açıp cevap bekleyene kadar wikipedia'yı açıp van gogh hakkındaki bilgileri okusaydınız epey bir yol almıştınız.

ayrıca burda van gogh'dan bahsediyoruz. nerdeyse babaannem, dedem bile tanıyor kendisini. hollywood kendisinin hayatını anlatan film bile çekti. kirk douglas oynamıştı van gogh rolünü. tabii şimdiki nesil bilmekle değil, bilmemekle övünüyor. neylersiniz.

kitapçılarda çocuklar için ünlü ressamların hayatlarını, eserlerini anlatan kitaplar var. onlardan edinin.

yardımım bu kadar.

kamburun bahçesi'nde kedilerin yavruladığı dönemlerde 4 tane şirin kedi arasından seçtim bir tane, eve getirdim.

Sokaktan.

www.facebook.com/haysev

ekşi duyuru'da elamanın teki siyam kedicikler yuva arıyor dedi.
hemen mesaj attım.1 gün sonra da gittim aldım.şu an yanımda zıbarıyor tatlı kızım.

komşumuzun kedisi yavrulamıştı, baktım sokağa atacak bende aldım hepsini. bi tanesini kendim sahiplendim, diğerlerinide başkalarına verdim.

sokaktan, dayak yemiş haldeyken bi araba motorunun içinden.
11 yılda aile bireyine dönüştü artık.

Bundan 13 yıl önce bir kış günü bahçeye geldi, yetişkin tekir bir kız. Babamla gittik mama aldık, bahçede beslemeye başladık. Bize güvenmesi birkaç ay aldı. Sonra evimize gelecek kadar güvendi. Şimdi o benim hayatımın anlamı, evimizde yaşıyor. Allah ona uzun ömürler versin, hatta benden alsın ona versin. O kadar çok seviyorum onu...

ayvalık'tan kaçırdım. kediş değil ama benimki. kedi.

Kediş mi? Kediş ne arar la bazarda?!

Bizim Köfte Hanım, daha miniminnacık iken sokakta bir iyice hırpalanıp yaralanmış hâlde bulunmuş ve veterinere bırakılmış. Biz de veterinerde ameliyatlı hâliyle gördük ve evimizi açtık ona.

Hedefi yatağımızmış meğersem!!!

kızım bir arkadaşımın kedisinin yavrusu, oğlum ise sokakta peşime takıldı, kucağıma çıktı bir daha inmedi. :)

o bizi sahiplendi.

patilen.com
(:

Sokakta yürürken bacağıma yapıştı. Bir süreliğine diye aldım eve götürdüm ama bir daha ayrılmadım.

ikisi de sokaktan.

İlki sokaktan - 14 yaşında öldü
İkinci sokaktan - bir türlü ev kedisi yapamadık, yemeğini yer dinlenir giderdi, arada bizi döverdi, evi nokta atışı ile kokuturdu, uzun süre yaşadı ama tam ne zaman öldü bilemeyeceğim
Üçüncü pet shoptan - eğer kedi bakmayı bilmeseydik ilk haftasında ölmüştü, 11 yaşında öldü
Dördüncü arkadaşın kedisinin bebeğiydi - 7 yaşında, Allah uzun ömür versin (nickmin sebebi)
Beşinci sokaktan - annesi ölmüş, bir haftalık bebe tekir - şimdi 2 yaşında, Allah uzun ömür versin

kedigen.comdan birinin yavrusunu alacaktım. kedi gelmeden gidip mama kabı, suluk, kumluk falan alayım dedim. gittiğim pet shop (canlı hayvan satmayanlarından) sokaktan yeni bulunmuş bir yavruyu bana gösterdi. kucağıma aldım ve o an kaderimiz yazıldı. kendisi 4 yıldır evimin ve benim sahibim.

yenilmez o ya

o yeşillik küften olmasın? 3 4ten sonrasını yemem ben.

not: öğrenciyim bak bi' de.

16 mı? onun kendini belli etmesi lazım zaten küflenip. yeme.

deneysel bir çalışma yaparak hem bizi hem de kendini bu konuda bilgilendirebilirsin.

tencereyle beraber çöpe at

çorbayı dök, tencerenin içinde su kaynat.

16 dünya günü mü?

ve sen hala bu yenilebilir mi diye soruyorsun? pes yani.

çorbayı döktükten sonra tencereyi çamaşır suyu ile yıka.

Kurtuluş'ta

north shield kazık baya evet.

böyle konularda sözüne çok güvendiğin, kendinden büyük, görmüş geçirmiş, gözünde babacan bir adama gidip derdini anlat onun söledikleri sana ilaç gibi gelecek.

ben yaptım ordan biliyorum eş dost anne baba tarafından söylenen sözler etkisiz oluyor.

zamana bırakacaksın üsdat malesef yok çaresi bunun geçiyor zamanla başkalarıda çıkar karşına daha iyisi emin ol çıkmaz deme ilaki çıkıyor. benım 6 yıllık ilişkim vardı evlenecektik bir sabah evini aradım yurtdışına gitmişti :D seninki en azından söylemiş hehehe şimdi evliyim ve çok mutluyum boş ver falan demicem iyice çek acını sindir sonra en derine göm ve orada kalsın

Şu an için herhangi birşey sana hiçbir anlam ifade etmese de;

daha çok seveceğin biri en az bir kere karşına çıkacak.

" Aşk bir keredir. " büyük bi' yanılsama

@hier kommt die sonne +1

herhalde yanlış yazdınız. bu kadar olay 1 gün içinde olamaz.

bana yaşınız küçük ve olayları fazla abartıyorsunuz gibi geldi. hayatta her şey sevgili demek değildir. bu günler gelip geçecek. okulunuzla, işinizle ilgilenin. evden dışarı çıkın, bir hobi edinmeye çalışın, spor yapın, hiç olmadı bol bol yürüyüş yapın.

bunlar fayda etmezse acil bir psikologla görüşün.

eğer işde bu dediğin insansa,bırakmayacaksın kardeşim bırakmayacaksın.

ayrılma endişesi birkaç gün önceden vardı ve doktora gitmiştim ilaç vermişti. böyle ani karar vereceğinden endişeliydim. olaydan sonra da konuşabildiğim herkesle konuştum.
kendime çok dedim o sözleri. hayat devam ediyor. kimse mükemmel değil, ondan iyisi de var dünyada benden iyisi de var. ama şu durumda söz geçiremiyor insan kendisine.
zamana bırakmak da o kadar zor geliyor ki. uyusam hiç uyanmasam diyorum. lanet ediyorum tanıştığım güne... keşke mal mal otursaydım evimde diyorum.

yaşım gelmiş 30a. daha önce de ilişkilerim oldu ama hiç böyle olmadı. buna benzer durumlar olduğunda duygularımı kenara koyup işim gücümle ilgilenebiliyordum. bu sefer olmuyor ama. yapacak bir sürü de işim var ama yapamıyorum...

başka şehre ne kadarlığına, ne sebepten gidiyor, ne kadar uzağa gidiyor bilmiyorum ama, karşı tarafın uzak mesafe ilişkisine neden yanaşmadığını anlamadım.

madem hiç bir sorununuz yokmuş, denemeye değerdi bence.

işte onu ben de anlamıyorum. ben de gelirdim yanına. hiç sorun değil benim için taşınmak. istemiyor, gelme diyor. eminim ki hayatında başka birisi falan da yok. bu ihtimal devre dışı zaten...

baska sehire gidiyor diye kimse kimseden ayrılmaz. bu kadar saf olduğunuza yanın bence. baskasını bulmus hatun.

yani o ihtimal devre dışı demişsin var mı elinde kanıt nereden biliyorsun olmadığını olamayacağını.

biliyorum olmadığını. bugüne kadarki ilişkimizi düşününce %100 eminim. başkası olsa yine iyiydi. küfür eder kızar üzülmezdim böyle. ona da dedim böyle şeyler olup ayrılalım desen bu kadar üzülmezdim diye. asıl sorun benim bu duruma nasıl dayanacağım ve ne yapacağım? çok kesin dille gelme fala diye ısrar etse de ilerleyen zamanda yanına gitsem mi diye düşünmeden edemiyorum. en azından ziyaret amaçlı.

bence gitme boş ver onurlu ol biraz. bak gururlu değil onurlu ol diyorum seni istemiyorsa siktir et. biraz bekle geçer zamanla geçiyor.

hacı seven insan dünyanın öbür ucunada gitse sizi bırakmaz. bence sizi sevmıyor. ayrıca nedensız ayrldık deme sana söylemedği yada söylemek istemediği mutlaka bir nedeni var.. belkide başka bi sevgilisi var.. unut onu dunyada kızmı yok sana

severek ayrılmamışsınız. kız seni terk etmiş. bu sana daha da koyacak ama önce bunu kabul et bence.

tadını cıkar bu acının.. inan herkes yaşayamıyor.

aşk acısı guzeldir. tadını çıkarın.

senden ayrılan bir insan peşinden bu çba ne arkadaşım.
keyfine bakmaya çalış onu üşünme de ne yaparsan yap.
gez dolaş alemlere kayna,
ama unutamam falan diye laf yapma.
emin ol unutacaksın emin ol geçecek
başka da yolu yok zaten.
denedim olmadı ne yapayım la mantığında düşün.
olayı hayatının merkezine koyma,
kendini hırpaladığınla kalırsın.

sorunsuz, sebepsiz ayrıldık ona üzülüyorum, biri olsa küfrederdim daha iyiydi diyorsunuz ama sizinki de çok normal değil kabul edin,
bence sevgilinizde bir sorun var, başka şehre gidiyorum diye ilişkiyi kestirip atmak da neyin nesi?
dünyanın öbür ucuna da gitse birisi sevdiğini terkedemez, gelmesini ister, yürütmeye çalışır, yürümezse ayrılır o ayrı ama enazından dener. sevgilinizin sevgisinden şüphe duyun bence. bu taşınmayı bahane ediyor gibi geldi bana.

geçer. ama deler de geçer.

maske

Maske veya Gondol sürücülerinin kendilerine has enine çizgili tişörtleri ve şapkaları vardır; 3.bp.blogspot.com

içinde san marco meydanının bulunduğu snowglobe

karnaval maskesi ve şehrin sembolü olan aslan, veya aslanlı hediyelikler, yine katedralin girişindeki at heykelleri meşhurdur, san marco meydanındaki kule, rialto köprüsü. bunların resimleri, bibloları, magnetler,

sonra murano işi cam eşyalar, burano'dan danteller

yok öyle bi zorunluluk. genelde de çirkin durur.

çirkinden de ötedir. hele hele "edit: imla" diyenle mis gibi entry'nin sonunda "tanım: bla bla" diyenin iki cihanda yakası bir araya gelmez

zorunluluk yok, ancak insanların zeka seviyesini ve görgü seviyesini ölçmek için iyi oluyor.

edit: imla diye yazanları direk embesil sınıfına koyuyorum ben misal.

sonradan yazar olan ve forum kültürüne fazşa alışmış tipler çıkardı onu. normalde nefret sebebidir.

"edit: imla"nın manası da

"ben yazdığımı ellemiyorum, sadece imlayı ve noktalama işaretlerini düzeltiyorum. fikrimin hep arkasındayım" demektir.

değiştirmiş, değiştirmemiş kimseyi ilgilendirmiyor. son yazdığı neyse ona bakar insanlar.

bir de şimdi yeni moda çıktı. entry girip altına şunu yazıyorlar:

tanım: ......

bir nevi kendini garantiye alıyor. çünkü tanım olayını kavrayamamış henüz. bir filmin tanımını yapmak için "............... filmdir" kalıbını kullanmak gerektiğini sanıyor. "dedirten" muhabbeti de bunlar gibi tiksindirmiş ve sonunda cezai işlem sebebi olmuştu.

bunu yapanlara da hak veriyorum çünkü yazmak hakikaten zor! :)


edit: steve cruz da aynısını yazmış şimdi gördüm. demek ki herkes aynı şeylerden şikayetçi.